Boşanma Davaları

Boşanma davası hukukun karmaşık konularından biridir. Sürecin en başından itibaren doğru hamlelerle ilerlemek gerekir. Bu nedenle mutlaka bir avukata danışarak işlemlerin başlatılmasını önermekteyiz.

Nafaka kendi içeriside iştirak nafakası, tedbir nafakası gibi türlere ayrılmaktadır. Nafaka belirlenirken bazı durumlarda kusur oranı aranırken bazı durumlarda zorunluluk gereği hakim hükmedebilir. Talep ile olabileceği gibi talepten bağımsız da nafakaya karar verilebilmektedir.

Bu husus belirlenirken çocukların yaşı, psikolojik durumları ön plana alınıp, anne veya baba açısından çocuk açısından en uygun olan kişi seçilir. Uygulamada yaş küçüklüğü mevcut ise velayetin anneye verilmesi daha sıklıkla görülen bir durumdur.

Evlilik içerisinde alınan mallar edinilmiş mal rejimi gereğince eşlerin ortak payları vardır. Bazı durumlarda bu kuralın istisnaları uygulanmaktadır.Örneğin miras kalması veya evlenmeden önce alınan mallarda bu durum farklıdır. Detaylar için bir avukata danışabilirsiniz.

Eşiniz tarafından tehdit edilmeniz durumunda, ayrıca bir savcılık şikayetinde de bulunabilir ve uzaklaştırma kararı isteyerek boşanma davası açabilirsiniz.

Böyle bir durumda zinaya dayanarak boşanma davası açabilmek için kesin delile ihtiyaç vardır. Varsayım veya tahmini düşünceler aldatma, zina nedeni olarak gösterilemez. Otel kayıtları veya varsa kamera görüntüleri gibi delillerin mevcut olması önemlidir.

Eşiniz tarafından şiddet görüyorsanız boşanma ile beraber uğramış olduğunuz bedensel zararlardan dolayı da kendisinden şikayetçi olabilirsiniz.

Çocukların bakımı, eğitimi ve gözetimi eşler tarafından birlikte yürütülmelidir. Bu sorumluluğu yerine getirmekten kaçınan eş hakkında, evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilir.

Terk eden eşin burada ne kadar süredir eve gelmediği önem taşımaktadır. Terk için yalnızca evin terk edilmesi gerekmemektedir. eşini evden kovan ve eve almayan eş de terk etmiş sayılmaktadır. Bu durumda belirli süreler içerisinde ihtar çekilip eş eve çağırılır. Yapılan ihtarlar sonuçsuz kalır ise terk sebebine dayanılarak boşanma davası açılabilir.

Eşler iyi günde, kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta birlikte olmayı kabul ederek nikahta imza atmışlardır. Evlendikten sonra çıkacak sağlık sorunları genel anlamıyla boşanma nedeni teşkil etmez. Özel durumlar ayrıca incelenmelidir.

Kumar alışkanlığı nedeniyle evliliğin sorumluluklarını yerine getirmeyen eş hakkında evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilir.

Artık eşime aşık değilim, onu sevmiyorum gibi gerekçeler boşanma sebebi değildir.

Boşanma davası açmış olmak mutlaka tarafların boşanmaları gerektiği sonucunu doğurmaz. Taraflar anlaşarak istedikleri zaman, davanın hangi aşamasında olursa olsun boşanmaktan vazgeçebilirler.

Kural olarak miras edinilmiş mal kapsamına alınmamaktadır. Bu nedenle miras kalması eşe bu mirastan pay alma hakkı tanımaz.

Süre konusunda kesin bir şey söylemek güncel hukukumuzda maalesef mümkün olmamaktadır. Anlaşmalı boşanma olması halinde davanın hızlıca sonuçlanması mümkündür. Ancak çekişmeli boşanma davası, günümüzde en iyi ihtimalle dahi en az 2 yıl sürmektedir.

İddia ettiğiniz vakaların ispatı için; düğün video veya fotoğraf görüntüleri, size şahitlik yapacak tanıklar, telefon WhatsApp görüşmeleri vb. gibi her türlü delil gösterilebilir.

Toplumda bilinmemekte beraber Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 167. Maddesi “Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davdan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir” demektedir.

Avukat aracılığıyla takip ettiğiniz davalarınıza gitmek zorunda değilsiniz. Ancak bazı durumlarda hakim özellikle eşleri ve tanıkları dinlemek istediğinden duruşmalara gelmenizi gerektiren durumlar da vardır.

Bu sorunun cevabı ilgili kanun maddesinde açıkça belirtilmiştir. Eşlerden biri aldatırsa, diğer eşin aldatma (zina) olgusunu öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde boşanma davası açma hakkı vardır (MK m.161/2). Boşanma sebebi daha geç öğrenilse bile, zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası açma süresi, aldatma fiilinin işlenmesinden itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Yani eşin öğrenmesinin ardından en geç 5 yıl geçtiyse veya eş bir kere affettiyse artık zina sebebine dayalı olarak boşanma davası açamaz. Ayrıca özel olarak belirtmek gerekir ki zinaya dayalı boşanma davası açabilmek için bu hususta çok net kesin delillerin olması gerekir.

Boşanma durumunda velayetin kimde olduğuna bakılmaksızın çocuklar babanın soyadını kullanmaya devam ederler. Anne açısından soyadını kullanmaya devam etmesinde hukuki yarar mevcut ise boşandığı kocanın soyadını kullanmaya devam edebilir.

Örneğin 20 yıldır avukatlık mesleği yapan bir kadının boşanması sonucunda soyadını değiştirmesi iş çevresi açısından olumsuz olacağından kişinin zararına olacaksa bu soyadını kullanmaya devam edebilir.

Boşanma davası açtıktan sonra davayı kazanmak için davanızda haklı olmanız ve karşı tarafın kusurlu olması gerekir. Eğer bu kusuru ispatlayamaz veya haklı olmadığınız ortaya çıkar ise boşanma davanız reddedileceğinden evlilik sona ermeyecektir.

Çocuklar aksine bir durum olmadığı sürece(mirastan red vb.) her zaman üst soylarının yasal mirasçılarıdır. Bu nedenle boşanmak çocukları mirasçılıktan çıkarmaz.

Hukuka aykırı elde edilen delillerin, yargılamada herhangi bir geçerliliği olmadığı gibi bu durum, kişisel verilen korunması kapsamında suç teşkil edecektir.

Öncelikle tek bir nafaka yoktur. İştirak nafakası, yoksulluk nafakası, tedbir nafakası gibi çeşitleri mevcuttur. Bunları kısaca özetlemek gerekirse;

İştirak Nafakası: Evlilik birliği içerisinde çocuklar var ise onların ekonomik geleceklerini korumak amacıyla verilen nafakadır. Kural olarak çocuklar belirli bir yaşa erişene kadar verilmek zorundadırlar.

Yoksulluk Nafakası: Boşanma nedeniyle kusuru olmayan veya daha az olan eşe verilir. Nafakayı alan eşin yeniden evlenmesi veya maddi durumunun düzelmesi gibi durumlarda bu nafakanın kaldırılması için başvuru yapılır.

Kendisine boşanma davası açılan eşin, karşı tarafın dayandığı boşanma sebeplerinden farklı olarak, kendi boşanma sebeplerini içeren bir dava açmasına, boşanma davasında ”karşı dava” denir.

Hakim tarafların barışma ve evliliklerini devam ettirme ihtimali olduğu kanaatine varılırsa bu durumda ayrılık kararı verilir. Örneğin 3 ay süreyle ayrılık kararı verilmesi durumunda eşler boşanmış olmazlar. Bu süre içerisinde ortak konutta bulunmazlar evliliğin kurtarılması ihtimali olduğunu düşünen hakim takdir yetkisini kullanarak bu kararı alabilir.

Boşanmak isteyen eşlerin kendi aralarında veya avukatları tarafından hazırlanan, boşanmaların şartları konusunda anlaştıklarını velayet, malların paylaşımı gibi konularda ortak karar aldıklarını gösterir belgedir. Bunun içinde belirli şartlar vardır. Örneğin evliliğin 1 yıl veya daha fazla sürmesi gibi. Detaylı bilgi için bir avukata danışabilirsiniz

Dava masrafları harçlar her yerde aynı olup avukatlık ücretleri farklılık göstermektedir. Vekalet vermek istediğiniz avukatınızla ücret konusunda önceden bilgi almanızı öneririz.

Eşin nafaka ödememesi durumunda mahkeme kararı olması ilamlı icra takibi yapmaya olanak kılar. Bu sayede nafaka ödemelerini gerçekleştirmeyen eşin malvarlığı veya maaşı üzerine haciz koydurmak mümkündür.

Kanunda yer almasa bile Yargıtayın bağımsız konut sağlaması gerektiği konusunda vermiş olduğu kararları mevcuttur. Ancak her durum özeldir ve ayrı olarak ele alınması gerekir. Örneğin; evleneceği eşinin, maddi durumunun iyi olmadığını ve ailesiyle yaşadığını, bilmesine rağmen evlenen eşin, ayrı konut talebinde bulunmasını,, kanun koyucu haklı olarak değerlendirilmeyecektir.

Yurt dışında yaşamak boşanmaya engel değildir. Detaylı bilgi için bir avukata danışabilirsiniz.

Cinsel uyumsuzluğun olması erkeğin veya kadının kusurundan dolayı kaynaklanıyorsa ve yaşanılan cinsel problemler ciddi derecede ise evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayanılarak, boşanma davası açılabilir.

Evlilik içerisinde kendisine düşen sorumluluğu yerine getirmeyen ve ekonomik anlamda ciddi harcamalar yapan eş hakkında boşanma davası açılabilir.

Böyle bir durumda da ev ve çocuklar ile ilgilenmeyen zamanını dışarda geçiren eş kusurlu kabul edileceğinden boşanma davası açmak mümkündür.

Bu durum Türk Medeni Kanunu’nun 163.maddesinde “suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme” başlığı altında düzenlenmiştir. Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.

Boşanılan eş ile tekrardan evlenilmesi mümkündür.

Eşlerden birinin hayatını kaybetmesi durumunda evlilik kendiliğinden sona ereceği için ayrıca dava açılmasına gerek bulunmamaktadır.